22 Nisan 2020 Çarşamba

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 100. Yıldönümü!


Yarın çok coşkulu bir şekilde kutlamamız gereken bir gün.Yarın 23 Nisan.Bugünkü 
devletimizin kurulması yolunda atılan çok önemli bir adımın 100. yıldönümü.

Herkes çok umutsuzken, bir devlet çöküşün eşiğindeyken birçok insana umut olan, onları kurtaran ve bir sürü insana ilham veren bir kahraman sayesinde bu topraklarda özgür bir şekilde yaşamaktayız. Bu sebeple ona minnet borçluyuz.

Her ne kadar bu sene yaşadığımız durumlardan dolayı bu güzel günü, bayramımızı törenlerle, şenliklerle taçlandıramayacak olsak da, olanlar bu neşemizi iliklerimize kadar hissetmemize engel olamaz asla.

Bu güzel günde hepimiz bayraklarımızı balkonlarımıza asalım; her fırsatta marşımızı söyleyelim, ne olursa olsun moralimizi yüksek tutalım ve Atamız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi en güzel şekilde anmayı unutmayalım.

İleri nesillere bu milli değerlerimizi aktarmak bizim görevimiz.Çocuklara bu günün anlam ve önemini anlatmak, onlara bu değerleri sevdirmek bize düşer.Üstümüze düşeni yapalım ve 23 Nisan ruhunu en güzel şekilde yaşayalım.

23 Nisan Kutlu Olsun!
Ne Mutlu Türküm Diyene!






13 Nisan 2020 Pazartesi

George Orwell - Hayvan Çiftliği

Reel Sosyalizm ve Stalin.

Bugün bu ikisini de eleştiren bir kitap hakkında bir yazı hazırladım. Keyifli okumalar.

Bir hayvan çiftliğinde yaşayan hayvanlar Koca Reis isimli bir domuzun motive edici bir söylevi üzerine ayaklanmaya karar verirler. Bu ayaklanma sürecinin nasıl işleyeceğini bilen yoktur. Herkes İngiltere'de Hayvan Cumhuriyeti'nin kurulmasını düşlemekte ancak bunun nasıl olacağını bilememektedir. Hatta Hayvan Cumhuriyeti'ni görmeye ömürlerinin yetmeyeceğini düşünmektedirler. Daha sonra bir gün hiç kimsenin tahmin etmeyeceği bir şekilde sahipleri Bay Jones'a sinirlenen hayvanlar onu çiftlikten kovarlar. Ve böylece maceraları başlar. Öncelikle yedi maddeden oluşan bir kural topluluğu hazırlarlar.

  • iki bacaklı canlılar bizim düşmanımızdır
  • dört bacaklı canlılar ya da kanatlılar dost ve mütefikimizdir.
  • hayvanlar asla giyinmeyeceklerdir.
  • hayvanlar asla yatakta yatmayacaklardır.
  • hayvanlar asla içki içmeyeceklerdir.
  • hayvanlar asla hayvanları öldürmeyeceklerdir.
  • bütün hayvanlar eşittir.






 Akıllı olan domuzlar, kısa süre içerisinde bütün hayvanları etkisi altlarına alırlar ve birçok vaatte bulunurlar. Başlarda hayvanlar çok mutludur. Her şeyi kendileri için yapmanın, daha az çalışmanın ve daha çok yemek yemenin mutluluğu içerisindedir herkes .Derken Snowball ve Napoleon isimli iki domuz liderlik için aralarında çekişmeye başlar. Snowball, haklı ve iyi bir liderdir. Çiftliğin gelişmesi için birçok şey yapmaktadır. Ancak Napoleon tam tersine diktatör ve bencil bir domuzdur. Napoleon bir gün yanında yetiştirmek üzere annelerinden ayırdığı dokuz köpeği ortaya çıkarır. Köpekler çok vahşileşmiştir ve korkunçlardır. Herkes köpeklerden korkup bir köşeye sindiği sırada Napoleon, köpekleri Snowball'un üstüne salar ve Snowball bir daha ortalarda gözükmez. Bundan sonra her şey çok daha farklılaşır. Domuzlar, özellikle de Napoleon, yönetimi öyle bir ele geçirirler ki yavaş yavaş hayvanlardan tüm yemeklerini alırlar. Önce elmayı sonra arpayı yasaklarlar ve Napoleon'un kötü liderliği karşısında üretim azalan çiftlikte hayvanlara yiyecek hiçbir şey kalmaz. Gittikçe daha fazla çalışmaya başlayan hayvanlar, Napoleon'un suçlamaları sebebiyle idam cezasına da çarptırılmaya başlamıştır. Domuzlar artık Bay Jones'un evinde kalmakta,giysi giymekte,yatakta yatmakta hatta insanlarla iletişim kurmaktadır. Bütün bunların yedi emire aykırı olduğunu fark eden ve ayaklanmaya teşebbüs eden hayvanlar yedi emirin yazdığı duvara doğru ilerlerler ve bazı maddelerin hatırladıklarından farklı olduğunu görürler. Yanlış hatırladıklarını düşünüp ayaklanmaktan vazgeçerler.
 "hayvanlar asla çarşaflı yatakta yatmayacaklardır" 
"hayvanlar asla gereksiz yere hayvanları öldürmeyeceklerdir"
Bu sırada çiftlikte olan tüm kötü şeyler, 'Snowball gece geldi ve bunu yaptı' denilerek örtbas edilmektedir.Artık çiftlik çok körü bir hale gelmiştir. Geri dönüş yoktur. Domuzlar insanlarla toplantı ve görüşmeler yapmaktadırlar.Bir gün bu görüşmelerden birinde şu söz geçer (kitaptan alıntı) ;
'Domuzların yüzlerinde değişen bir şey vardı ama neydi?
(...)Artık domuzların yüzlerinde ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar,bir domuzların yüzlerine,bir insanların yüzlerine bakıyor;ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.'



'Dört ayak iyi, iki ayak kötü.'
'Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi.'
'Tüm hayvanlar eşittir, bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.'
KAYNAKÇA

https://eksisozluk.com/yedi-emir--1423451

İntihal Suçtur, Lütfen Kaynakça Kullanalım.

Paulo Coelho - Veronika Ölmek İstiyor

Hiç ölüm hakkında düşündünüz mü?

Ya da hiç ölmeye karar verdiniz mi?


Veronika Ölmek İstiyor, tam olarak bu konuya, ölüm temasına dayanıyor. Ana karakter Veronika, her şeye sahip,genç,güzel bir kızdır. Ancak hayatında tek bir şey eksiktir: mutluluk.
Veronika mutlu olamadığını fark ettikten sonra dört kutu ilaç içerek intihar etmeye karar verir. Fakat başarısız bir intihar girişimiyle karşılaşır ve gözlerini bir akıl hastanesinde açar. İlk başlarda akıl hastanesinde olmak onu huzursuz etmez çünkü olağandan farklı bir şeyleri gözlemlemenin iyi bir vakit geçirme aktivitesi olduğunu düşünür. Birkaç arkadaş edinir,sohbetlere katılır,bahçeye çıkar,istediği saatte istediği şeyi yapar hatta gece yarısı herkesi uyandıracak şekilde piyano bile çalar. Tedavisinin ileri aşamalarında doktoru, Veronika'ya intihar etmek için içtiği ilaçlardan dolayı kalbinin çok zarar gördüğünü, bir haftalık ömrü kaldığını söyler. Veronika çok panik olur. Çünkü gerçek anlamda ilk defa yaşamaya başladığını hissetmiş hatta Eduard isimli bir gence aşık olmuştur. Artık ölmeden önce yapmayı hedeflediği şeyleri yapmak istese de bu pek mümkün olmaz. Ölene kadar Eduard'la kalmaya karar verir. Onu gerçekten seviyordur. Bir haftalık ömründen geriye kalan son günde Eduard ile birlikte hastaneden kaçarlar. Veronika'nın son gününü güzel bir şekilde geçirmesini istemektedir Eduard. Bir yere sığınırlar ve orada uyuyakalırlar. Sabah uyandığında Veronika'yı uyanık göremeyen Eduard bağırıp çağırmaya başlar ve yardım çağırır. Veronika bu gürültü patırtıya uyanır ve Eduard şaşırıp kalır. Hastanedeki herkes Veronika'nın en fazla bir hafta yaşayacağından emindi.

Ancak Veronika'nın doktoru yani Dr. İgor, her şeyin farkındadır. Veronika'yı hayata döndürmek için böyle bir yönteme başvurmuştur.


Bu kısa özetten sonra kitabı biraz yorumlayacağım. Öncelikle kitap çok akıcıydı. Bence konusu da çok güzeldi, konu da çok güzel işlenmişti. Bana mutlu olmanın ya da en azından mutlu olmaya çalışmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.Kitap gerçekten çok güzeldi ancak bana göre bu kitabı iki sene sonra kadar okumak daha iyi olabilirdi. Ancak yine de bu kitabı okuduğum için çok mutluyum.


' Çok ciddi bazı patolojik vakalar dışında, insanlar yalnızca günlük yaşamın tekdüzeliğinden kurtulmak amacıyla delirirler.'




Paulo Coelho'nun Hayatı

Paulo Coelho, 24 Ağustos 1947'de Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde doğdu. Babası Pedro mühendis, annesi Lygia ise ev hanımıydı. Coelho, San Ignacio'da ilköğretimine başladı. İlk edebi ödülünü okulundaki bir şiir yarışmasında aldı. Ablası Sonia'nın kendi ödevi olarak teslim ettiği denemesi, Coelho'ya ikinci ödülünü getirdi. Yazarlıktan önce şarkı sözü yazarlığı yaptı ve Brezilya'nın ünlü birçok sanatçısı için söz yazdı. Daha sonra kısa bir süreliğine gazetecilik yaptı. 1987 yılında yayımlanan ilk kitabı Hac'da, 1986 yılında Batı Avrupa-İspanya/Santiago de Compostela arasında yaptığı hac yolculuğunu kaleme aldı.1988 yılında yayımlanan Simyacı, onun en başarılı kitabı oldu ve 42 ülkede yayımlandı.53 ayrı dile çevirisi bulunan tek kitap olarak Guiness Rekorlar Kitabı'na girdi.1979 yılında tekrar karşılaştığı eski arkadaşı Christina Oiticica ile daha sonraki yıllarda evlendi ve Rio de Janeiro'da yaşamaya başladı. Edebi hayatının yanı sıra eşiyle birlikte kurdukları Paulo Coelho Enstitüsü'nde ülkesindeki yoksul çocuk ve yaşlılara yardım etti.2002 yılında Brazilian Academy of Letters'a* kabul edildi. 1979'daki  İslami Devrim'den sonra İran'a fikir alışverişi için davet edilen ilk Müslüman olmayan yazar oldu. Bir dönem ailesi tarafından akli dengesi bozuk sanılan Coelho, üç kere akıl hastanesine gönderildi. Veronika Ölmek İstiyor adlı romanı da bu dönemdeki tecrübelerinden yola çıkarak yazdı.Birçok romanı filme uyarlandı.
Bazı eserleri;

  • Simyacı
  • On Bir Dakika 
  • Veronika Ölmek İstiyor
  • Aldatmak
  • Elif
  • Hippi
  • Brida
  • Zahir
  • Işığın Savaşçısının Elkitabı
  • Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım
  • Hac
  • Portobelle Cadısı
  • Şeytan ve Genç Kadın
  • Kazanan Yalnızdır
  • Beşinci Dağ
  • Casus
*Brazilian Academy of Letters: Birçok değerli yazardan oluşan ve kar amacı gütmeyen Brezilyalı edebiyat topluluğu.



KAYNAKÇA

https://en.wikipedia.org/wiki/Academia_Brasileira_de_Letras
https://www.biyografi.info/kisi/paulo-coelho
https://tr.wikipedia.org/wiki/Paulo_Coelho


İntihal Suçtur. Lütfen Kaynakça Kullanalım.



2 Nisan 2020 Perşembe

Paulo Coelho ve Simyacı Hakkında

                                             

Öncelikle,Paulo Coelho’nun benim için çok başarılı ve önemli bir yazar olduğunu belirtmek isterim. Gerek eserlerinde gerek karakterinde onun ne kadar güçlü ve etkileyici bir sanatçı olduğunu görebiliyoruz.Aynı zamanda birçok eseriyle , Simyacı başta olmak üzere , büyük kitlelere ulaştı ve onları kendine hayran bıraktı.
Peki Coelho’nun bu üne kavuşmasının sebebi nedir? İnsanların Coelho ve eserleri hakkında düşüncelerini kapsayan küçük çaplı bir araştırma yaptım ve bu araştırmanın sonucunda birçok insanın bu soruya cevap aradıklarını gördüm.Bu ünün haksız olduğunu düşünenler de var düşünmeyenler de. Ben bu ünün haklı olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü Coelho’nun eserlerinde, alt metinde aktarmak istediği birçok değerli mesaj var. Genellikle bu mesaj yaşamın amacını ve dünyanın keşfedilmesini konu edinir. Coelho, çok çağdaş,yardımsever, sanatçı  ve özgür ruhlu bir yazar.İnsanların düşünce ve inançlarına saygılı ve bunları keşfetmeye de gerçekten merak besliyor. Eserlerinde farklı kültürel ve dini motiflere rastlayabiliyoruz ve bu da bize bir kitapla birçok kültürü tanıma fırsatı sunuyor.
Coelho, kendini gerçekten alanında geliştirmiş sanatçılardan.


Coelho'dan bu kadar bahsetmişken Simyacı kitabını yorumlamamak olmaz. Simyacı, Endülüslü bir çoban olan Santiago'nun  kalbinin sesini dinleyerek rüyasında gördüğü Mısır Piramitleri'ne olan yolculuğunu anlatıyor. Santiago'nun yolculuğu sırasında çektiği sıkıntılar ve üstesinden gelmeye çalıştığı zorluklardan çok şey öğreniyoruz aslında. Yakınımızda olduğunu, ona kolayca ulaşabileceğimizi düşündüğümüz şeylerin aslında hayatta elde etmesi zor olan şeyler olduğunu bu kitap bize ana mesaj olarak vermeye çalışıyor.Ve bence gayet de güzel veriyor. Kitabı okurken Coelho'nun üslubunun akıcılığını vez ustalığını görebiliyoruz ve bu da keyifli bir okuma sağlıyor.


 Açıkçası, Coelho'nun Simyacı kitabıyla ufkumu açtığını söyleyebilirim. Yazımı sonlandırmadan önce bu kitaptan bir alıntı yapmak istiyorum.


‘Bir şeyi gerçekten istersen, onu gerçekleştirmek için bütün evren senin için işbirliği yapar.’