17 Mayıs 2021 Pazartesi

Haftanın Film Önerileri

 

Altıncı His / The Sixth Sense

Film bir doktorun, tedavi edemediği ve psikolojik rahatsızlıkları olduğu düşünülen bir hastası tarafından vurulmasıyla başlıyor. Doktorunu vurduktan sonra intihar eden bu genç hasta sürekli artık korkmak istemediğini söyleyip durmaktadır.
Olaydan bir yıl sonra doktor Malcolm Crowe, bu hastaya çok benzeyen başka bir hastayla karşılaşır. Bu hasta da korkmak istemediğini tekrarlayıp durmaktadır. Filmin ilerleyen dakikalarında Malcolm, bu hastanın neyden korktuğunu yani sırrını öğrenir. Daha sonra çok şaşırtıcı bir gerçekle yüzleşir.

Genellikle izlediğim filmlerin konularına ve türlerine bakarım ve ona göre izleyip izlemeyeceğime karar veririm ancak bu sefer pek öyle olmadı. Bu filmi biri bana önerdi ve konusunun ne olduğunu sorduğumda ''Boş ver, direkt izle, öyle daha keyifli oluyor.'' dedi. Ben de tamam, dedim ve izlemeye başladım. Daha sonradan öğrendim ki bu film aslında çok ünlüymüş ve birçok insan filmi izlemeden filmin sonunu öğrenmiş ve bu epey üzücü olmuş. Çünkü çok iyi, sağlam bir film. Bu tarz filmlere bayılıyorum.

Neyse, bu filme gelecek olursak, çok güzeldi. Bruce Willis'i de severim. Bayağı iyi bir filmdi kısacası.

Ayrıca filmin sloganı da çok güzel, ''Not every gift is a blessing.'' yani ''Her hediye hayra alamet değildir :D'' tarzı bir şey:)

10/10


Zindan Adası / Shutter Island

Konusundan bahsetmeden önce şunu söylemek istiyorum ki, bu filmden bahsedildiğini ve çok iyi olduğunu duymuştum ama konusu ya da türü hakkında hiçbir bilgim yoktu. Denk gelince izleyeyim dedim ve sanırım hayatımda verdiğim en iyi kararı vermişim. Çok net. Bu filme bayıldım. Bu filme dair her şeye, her detaya bayıldım ve rahatlıkla söyleyebilirim ki bu film hayatımda izlediğim en iyi filmdi. İzleyecek bir film arıyorsanız lütfen bunu izleyin ve bana düşüncelerinizi iletin. Lütfen, rica ediyorum.

Teddy Daniels ve Chuck Aule isimli iki polisin, Rachel Solando isimli hastanın kaçması üzerine çok tehlikeli hastaların tutulduğu Ashecliffe Hastanesi'nin bulunduğu Shutter Adası'na gitmeleri ve orada yaşananları konu alıyor.

Sanırım bu filmi ne kadar sevdiğimi anlamışsınızdır. Mutlaka izleyin. Mutlaka:)
1000000/10


Yırtıcı Kuşlar / Birds of Prey

Seneler önce Suicide Squad filmini izlemiş ve Harley Quinn'i çok sevmiştim. Bu yıl, Harley Quinn karakterinin başrolde olduğu Birds of Prey isimli film çıktı. Karşıma da çıkınca izleyeyim bari, dedim. Ne ilginçtir ki, diğer ikisinde olduğu gibi bu film hakkında da pek bir fikrim yoktu. Sadece Harley Quinn var diye izledim. Böyle ikonik karakterleri hep sevmişimdir.

Her neyse, filme dönecek olursak konu itibariyle Harley ve diğer birkaç kadın kahramanın Black Mask isimli kahramana ait olan elmasın peşine düşmelerini ve ardından Cassandra Cain isimli kızı kurtarmalarını konu alıyor.

Eğlenceli bir filmdi, kafa dağıtmaya birebir.

7/10






Bu sıralar izleyecek film bulamıyorum, önerileriniz varsa yorum olarak bırakabilirseniz çok sevinirim:)




------SPOILERIMSI------ 
(Filmlerle ilgili bir spoiler yok, sadece filmleri izlemeden okumamanız takdirinde filmler daha fazla keyif verecektir.)



İlk iki filmin türüne mindf*ck (beyin yakan) deniyor. Yani sonunu tahmin edemeyeceğiniz ve sonunda şok olacağınız filmler. Bu tarz filmlere bayılan çok fazla insan var ve sürekli bu türde film arıyorlar.

Ama benim bu konuda bir önerim var. Bir filmin beyin yakan tarzda olduğunu bilerek izlerseniz bence çok da keyifli olmuyor. Mesela ben bu iki filmin bu tarzda olduğunu bilmeden izlediğim için çok keyifli oldu ve iki kat şaşırmış oldum. Ben bir film izlerken IMDB puanına ve türüne (dram, bilim kurgu, aksiyon vs. gibi. mindf*ck resmi bir tür değil) bakıyorum ve film hakkında pek fazla bir bilgi edinmiyorum. Böylece kendimi filmin akışına daha kolay kaptırıyorum ve film daha etkili oluyor.

Eğer bu tür film önerileri içeren bir yazı isterseniz sizin için bir derleme yapabilirim:)

İyi günler dilerim:)

4 Mayıs 2021 Salı

Doğu Ekspresinde Cinayet | Film

 

Uzun zamandır bu filmi izlemeyi planlıyordum ama bir türlü izleyememiştim. Sonunda izleyebildim.

Zaten Agatha Christie'yi çok seviyorum ve bu kitabının da harika olduğunu düşünüyorum o yüzden filmden beklentilerim yüksekti.

Doğu Ekspresinde Cinayet isimli kitabın yorumuna buradan ulaşabilirsiniz.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki film kesinlikle kitap kadar etkileyici değildi. Ayrıca filmde katilin tahmin edilmesi çok daha kolaydı. Ancak sinematik açıdan bakacak olursak çekimler, açılar, renkler, oyunculuklar çok iyiydi. Bence oyuncular hakkındaki tek problem, kitapta tasvir edildikleri görünümde olmamalarıydı. Mesela Poirot bu şekilde tasvir edilmiyordu. Daha dazlak, esmer, kısa boylu birisi olarak hayal etmiştim onu, kitapta anlatıldığı kadarından yola çıkarak. Açıkçası filmde kitaba uymayan birçok şey vardı ve bu durumun pek hoşuma gittiğini sanmıyorum. Eserlerden uyarlanan filmlerde, esere sadık kalınması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle dikkatimi çeken şeylerden biri ise, katilin bulunmasının filmde çok kısa sürüyor oluşuydu. Normalde Agatha Christie'nin tüm kitaplarında zanlılar birden fazla kez sorguya çekilir, eğer cinayeti araştıran bir dedektif varsa o dedektifin düşünme sürecini de takip etmemiz sağlanır. Ancak bu filmde her şey bir anda olup bitiyor gibi geldi bana. Bence yeteri kadar tatmin edici bir film olmamış fakat şuna dikkat çekmek istiyorum ki, ben burada kitap ile filmi karşılaştırdığım için film hakkında kötü birkaç yorum yaptım, eğer kitabı bu filmin tamamen dışında bırakır ve bu filmi tamamen farklı bir esermişçesine değerlendirirsem gayet güzel olduğunu söyleyebilirim.

Kısacası polisiye/suç türünde bir film izlemek istiyorsanız, bu filmi izleyebilirsiniz ama filmi izlemenizdense kitabı okumanızı tercih eder ve bunu öneririm.

8/10


DUYURULAR

  • Instagram sayfamız açıldı! Henüz bir şey paylaşmadım ve aktif değilim ancak yakın zamanda orada da paylaşımlar yapmayı planlıyorum. Instagramda @genclikyolculugu adresinden bana ulaşabilirsiniz.
  • Bilgilaryum blogundan Oğuzhan Eren ile röportaj yaptık. Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

True Beauty | K-Drama




 Mart'ın 29'unda başında başladığım bu diziyi nihayet bitirebildim. 16 bölüm olduğunu duyunca ''Bir haftada izlerim,'' dediğim diziyi bir ayda zor izleyebildim. Pek vakit bulamadım izlemeye, sizin de bildiğiniz nedenlerden ötürü. Neyse ki vazgeçmedim.

8 Nisan'a kadar 13 bölüm izleyip son 3 bölümü de bu hafta bitirdim. 2,5 haftalık uzun bir ara vermişim izlemeye ama yine de olayları pek unutmadım. Webtoon'unu da yorumlamıştım. Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Bu arada blogum galiba yavaş yavaş Webtoon bloguna dönüyor, aslında böyle olmasını istemiyorum ama uzun zamandır çok fazla kitap okuyup film izleyemiyorum, bu yüzden yorum yapabileceğim sadece Webtoonlar var. Ama yakında fazlasıyla kitap okuyacağım bu yüzden takipte kalın!
Konusundan Webtoon'unu yorumladığım yazıda bahsetmiştim, o yüzden şimdi genel olarak dizi hakkındaki yorumlarımdan bahsedeceğim.

Lim Ju Kyung rolünde Moon Ga-young oynuyor. Daha önceden kendisini tanımıyordum ancak rolünü güzel yaptığını ve Ju Kyung'u yaşatabildiğini düşünüyorum. Ayrıca konu gereği ana kahramanımızın makyajsız çirkin gözükmesi gerekiyordu ama Moon Ga-young o kadar güzel görünüyordu ki, insanlar onunla çirkin olduğu için dalga geçtiğinde sinirlenmeden edemedim ''Kızın çirkin olmadığını fark edin artık!'' diye. Zaten çirkin insan yoktur, ayrıca eğer Moon Ga-young'un bu haline zorbalık yapabiliyorlarsa bana neler yapmazlar neler, gibisinden düşünceler kafama üşüştü.


Webtoon'daki Ju Kyung vs Dramadaki Ju Kyung 



Makyajsız Ju Kyung



Makyajlı Ju Kyung




Bu arada Ju Kyung'un Webtoon'daki hali şaşırtıcı derecede Webtoon'un yazar-çizerine benziyor.
Zaten söylentilere göre Ju Kyung'u kendini referans alarak çiziyormuş, Suho karakterini çizerken BTS'ten Jin'den, Seojun karakterini çizerken ise Got7 grubundan JB'den esinlenmiş. Neyse, yerleri gelince onlardan da bahsederim.

Moon Ga-young'un oyunculuğu bence çok güzeldi, en azından bana sempatik geldi ve role de yakıştığını düşünüyorum, emanet gibi durmamış.

Lee Suho karakterini ise Cha Eun-woo canlandırıyor. Kendisini epey uzun zamandır tanıyordum. Astro isimli grubun da üyesi kendisi. Cha Eun-woo'yu uzun zamandır tanıdığım ve çok sevdiğim için onun bu dizide oynadığını öğrenince çok sevindim.

Webtoon'daki Suho vs Dramadaki Suho

Herkes Cha Eun-woo'nun bu dizide oyunculuk yapamadığını çok donuk olduğunu falan söylemiş ama zaten oynadığı karakterin rolü böyle. Normalde Cha Eun-woo böyle biri değil zaten, sürekli gülen içi içine sığmayan biri. Asıl bu yüzden donuk olması onun iyi bir oyuncu olduğunu gösterir.

Suho'nun karakterini, düşünme tarzını, zeki oluşunu çok seviyorum. Yaşadığı onca kötü şeye rağmen duruşunu bozmayışını da seviyorum. Suho gibi bir arkadaşım olsun isterdim. Yaptığı ufak tefek hatalar olsa da bence çok masum bir karakterdi.

Özellikle Suho'nun saf, kıskanç ve utangaç hallerini çok sevdim. Bence çok tatlıydı.

                                                          
Dramadaki Seojun

Webtoon'daki Seojun
  
    









Han Seojun'u canlandıran Hwang In-Yeop'u da bu dizide tanıdım. Ama kendisini çok sevdim. Oyunculuğu çok iyi bence. Dramaya da yakışmış. Kendisi şimdi Netflix için yeni bir dizi çekiyor. O dizi de bir Webtoon uyarlaması.        


Seojun, daha serseri ve daha cana yakın bir karakter. Tam birlikte sinemaya gidebileceğiniz, espri yapıp hunharca gülebileceğiniz, kısacası takılabileceğiniz bir arkadaş türünden bir karakter. Eğer Suho ile Seojun arasından Seojun'u seçecek olursanız, İkinci Erkek Sendromu'na yakalanacağınızı belirtmem gerek. 

Zaten dizi Ju Kyung ile Suho'nun aşkını anlatıyor. Seojun da (yazık, garibim) Ju Kyung'a aşık, ortalıkta öyle dolanıyor. Olaylar genel olarak Webtoon'dan farklı. Açıkçası ikisi, iki farklı eser gibi. O yüzden Webtoon'u okumadan diziyi izlerseniz yabancılık çekmiş olmazsınız.

Gerçek anlamda baştan sona izlediğim ilk Kore dizisiydi bu. Genelde pek ciddi anlamda oturup Kore dizisi izlemişliğim yok, ama filmlerini epey izliyorum. Zaten beni bilenler bilir, genel olarak pek dizi izlemiyorum, izleyemiyorum. Bazen oturup Kore dizilerinin kesitlerini falan izliyordum, meraktan sadece. Ama bu benim için bir ilk oldu, güzel de bir ilk oldu aslında. İzlerken beni pek sıkmadı, ama ben okuduklarına ve izlediklerine çok kafa takan biriyim ve bu dizide de Ju Kyung'un başından bir sürü olay geçiyordu ve bazen hiç istemediğim şeyler oluyordu. O yüzden izlerken içim daralıp daralıp durdu. Sürekli bunlar bir gün yüzü görmeyecek mi deyip iç çektim. Ben böyle şeylere kendimi fazla kaptırıyorum herhalde. Bazen kitap okurken (özellikle Agatha Christie okuyorsam) kalbim çok hızlı atmaya başlıyor ve biraz dinlenip öyle devam etmek zorunda kalıyorum. Kurgusal karakterlerle çok sıkı bir bağ kuruyorum ve onların dünyasında yaşıyorum. Onlar ne hissediyorlarsa ben de onu hissediyorum. Onlar gülerlerken ben de gülüyorum, ağlarken ise ben de ağlıyorum. Mesela bu dizinin dram içeren bazı kısımları vardı. Belki de pek ağlanacak şeyler değildi ama Ju Kyung her ağladığında ben de ağladım. O yüzden sıkıntılı anlar yaşadığımı itiraf etmem gerek, diziyi her ne kadar sevmiş olsam da.

Neyse ki ben Suho'yu Ju Kyung'a daha uygun görüyordum, bu sebeple İkinci Erkek Sendromu geçirmedim. ''O nedir?'' diyecek olursanız Kore dizilerinde başrol kız mutlaka iki erkeğin arasında kalmış oluyor çünkü ikisi de ona aşık oluyor. Ancak kız onlardan birine aşık olduğu için diğerini reddediyor ve eğer siz de reddettiği kişi ile o kızı yakıştırıyorsanız İkinci Erkek Sendromu'na düşmüş oluyorsunuz. Bu bana Webtoon'larda sık sık oluyor ama bu sefer olmadı. Çünkü Suho'nun çok masum olduğunu ve Ju Kyung'u çok sevdiğini fark ettim ve onun Ju Kyung'a daha uygun olduğunu düşündüm. Çünkü Ju Kyung da ona aşıktı sonuçta. Dizinin sonunda elbette Seojun'a çok üzüldüm lakin benim yapabileceğim bir şey yoktu. Seojun daha iyi şeyleri yaşamayı hak ediyordu, acı ama gerçek, her hikayede yanan birileri olur. O yüzden ben de kendi hayal dünyamda Seojun'u kariyerine odaklanmış, mutlu bir şarkıcı olarak hayal ediyorum.

Ayrıca dizinin müzikleri ve şarkıları da gayet güzeldi, özellikle birkaç şarkıya bayıldım. Buraya tıklayarak dizinin şarkılarına ulaşabilirsiniz.

Dizinin 2. sezonu gelmeyecek. Dram-romantik bir Kore dizisi arıyorsanız bu diziyi size rahatlıkla önerebilirim.
İyi günler dilerim:)