2 Nisan 2021 Cuma

Gençlik Yolculuğu 1 Yaşında!

 


Herkese Merhaba! Umarım her şey iyi gidiyordur.

Bugün benim için özel bir gün çünkü blogum artık 1 yaşında. Bence kulağa hala çok çılgınca geliyor. Blogumu oluşturduğum günü daha dün gibi hatırlıyorum.

Sanırım bunu daha önce söylememiştim ama ben bu blogu bir ödev için açmıştım. İlk iki yazımı da o ödev için yazdım:) Küçükken televizyonda bir dizide görmüştüm, bir kızın blogu vardı ve sürekli yazılar yazıp duruyordu, o zamanlar tek istediğim yazar olmaktı ve ''Keşke-'' demiştim içimden, ''ben de sesimi insanlara duyurabilsem.''

O günden beri bu benim için bir hayal oldu ve asla cesaret edemedim. Aslına bakarsanız, sanırım biraz da büyümeyi beklemişim. Dediğim gibi gerçek anlamda hiçbir zaman cesaretimi toplayamadım. Ama geçen seneki ödevim bir bahane oldu ve bir kere başlamışken bir daha bırakmak istemedim. Çok aktif ve üretken olmadığımın farkındayım ama çabalıyorum. Zor bir seneden geçiyorum, geçiyoruz. Elimden gelenin en iyisini yapmaya uğraştım. Bu süreçte yaptığım her hata için özür diliyorum, umarım kimsenin kalbini kırmamışımdır.

Aynı zamanda bugüne kadar beni destekleyen herkese çoooooooooooooooooook teşekkür ederim:)
Siz olmasaydınız bunu başaramazdım.

İşte ilk yılımızın özeti:

Bununla birlikte 49 yayın.
Sizden gelen 250 yorum ve benden gelen 250 cevap.
58 takipçi
ve 
4300+ tıklanma...

Hepsi inanılmaz ve hepsi sizin sayenizde. Çok teşekkür ederim.
Bundan sonra daha iyi işler çıkarmak için daha çok çabalayacağım. Beklemede kalın!

17 Mart 2021 Çarşamba

Birkaç Kitap - Alkoç, Malley, Han, Poston, Bardugo

Merhaba:)
Bugün birkaç kitap yorumuyla karşınızdayım. 
Bu sefer genelde yaptığımın aksine fotoğrafları kendim çektim:)


1) Leigh Bardugo - Wonder Woman Savaşgetiren
Bu kitabı okumam çok uzun sürmüştü. Neden bilmiyorum ama kitabı elime alasım gelmemişti pek, (büyük ihtimalle yaz mevsiminde okuduğum için) ancak böyle söylediğime bakmayın, kitabı çok beğendim. Süper kahramanları severim (pek fazla süper kahraman filmi izlemememe rağmen). Bu kitapta da konu gayet güzel ele alınmıştı. Zaten bilenler bilir, Wonder Woman'ın hikayesinin içinde Yunan Mitolojisi var. Ben mitleri falan da çok sevdiğim için epey hoşuma giden bir kitap oldu bu.

Kısaca konusundan bahsedeyim. Dünyaya bir Savaşgetiren geliyor. Bu kişinin özelliği ise o yaşadığı sürece sürekli savaşların, kavgaların, kıtlıkların vs. sürecek olması. Bu yüzden bir grup insan Savaşgetiren'i öldürmek için yakalamaya çalışırken Wonder Woman'ın görevi ise o Savaşgetiren'i bulup kutsal bir ırmakta yıkanıp bu kötü güçten arınmasını sağlamaktır.
Puan: 9/10

2) Jenny Han - Sevdiğim Tüm Erkeklere

Bu kitap bir ara çok popülerdi, hatta sanırım Netflix'te dizisi ya da filmi var, denk gelmiş olabilirsiniz. Çok tatlı bir gençlik romanıydı. 

Konusu ise şöyle:
Lara Jean, aşık olduğu her erkeği unutabilmek için onlara bir mektup yazıp evindeki bir şapka kutusunda saklamaktadır. Ancak bir gün bütün mektuplar yanlışlıkla postaya verilir ve sahiplerine ulaşır.
Puan: 9/10

3) Ashley Poston - Geekerella

Bu kitap ise çok güzel bir Kül Kedisi uyarlaması.

Yıldızlararası adlı bir dizinin geek'i olan bir kız ile o dizide başrol oynayan yakışıklı oyuncunun imkansız aşkını konu alıyor.

Puan: 9/10

4) Ashley Poston - Prenses ve Hayranı

Tatlı kitaplardan biri daha.

Geekerella serisinin ikinci kitabı. Birbirine benzeyen iki kızın -bir geek'in ve çok ünlü bir aktrisin- yer değiştirmesini konu alan bir kitap.

Puan: 8/10 



Şimdi sırada Beyza Alkoç'un çok ses getiren Karantina serisi var.
Nedense kendimi bu seri hakkında bir şeyler yazmak zorundaymışım gibi hissediyorum.

Bu seri hakkında o kadar çok yorum okudum, o kadar çok yorum videosu izledim ki anlatamam. Artık bu kitap hakkında yapılan tüm övgü ve yergilerden haberdarım.
Ayrıca hakkında sorular da aldığım için artık bu yorumun zamanının geldiğini düşünüyorum.

(Bilmeyenler için not: Bu seri Wattpad çıkışlı.)

İlk önce konusundan bahsedeyim; Zeynep, okuluna yeni gelmiştir ve okuluna geldiği ilk günde okulda salgın bir hastalık tespit edilir. Okul karantinaya alınır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi okulda bir de cinayet işlenir. Zeynep, koridorda cesedin başında şoka girmiş vaziyette dururken okul müdürünü oğlu ve onun iki arkadaşı ile tanışmış olur. (sırayla Onur, Mert ve Burak) Belki de şimdiden bu kadarı da biraz fazla olmuş canım, diyebilirsiniz. Ancak bu daha hiçbir şey. Seri boyunca Zeynep 568445 kere kaçırılıyor ve başlarına 17618495'ten fazla kötü olay geliyor. Ayrıca seri boyunca şunu anlıyoruz ki, kimsenin anne babası aslında gerçek anne babası değilmiş falan filan.

Şimdi şaka bir yana, kitapta çok fazla klişe ve okurken 'Yine mi?' deyip göz devirebileceğiniz şey var. Hatta bir ara yazara yalvarmaya başlarken buluyorsunuz kendinizi ''Lütfen artık başlarına kötü bir şey gelmesin.'' diye. Ama benim böyle dalga geçtiğime bakmayın, o kadar kötü bir seri falan değil. Hatta bu kadar fazla olay oluyor, evet ama hepsi totalde hepsi tutarlı. Yani bu kadar olayı herkes bu kadar tutarlı yazamaz, her yiğidin harcı değil. Bu konuda yazarı tebrik etmek gerekir. 

Şunu da söyleyebilirim ki bu kitabın hitap ettiği bir yaş kitlesi var. 18 yaş altı, gençlik romanı. Bu kriterlere uymuyorsanız büyük ihtimalle kitabı hiç sevmeyeceksiniz. Dediğim gibi diğer Wattpad kitaplarından daha üstün bir kitap. Ayrıca bu kitabı o kadar da yargılamamak gerek çünkü bu kitaplar yazarın kendini geliştirme sürecine gelen kitaplar. Yani Karantina'nın ilk kitabı 6 yıl önce yazıldı ve son kitabı da 2020'de çıktı. Tabii ki de bu serinin son iki kitabında yazar artık kendi tarzını biraz daha oturtmuş halde. Doğal olarak serinin devamını getirmek zorunda olduğu için son iki kitabını okuduğunuzda yazar kendini geliştirmiş diyemeyebilirsiniz. Ancak Beyza Alkoç'un yazdığı diğer kitapları da okursanız kolaylıkla gelişimini gözlemleyebilirsiniz. Kar Küresi buna iyi bir örnek. Blogumda yorumu var. Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.


Özetle kötü bir seri olduğunu düşünmüyorum, sadece klişeler fazla. Ayrıca yazarın kendini geliştirdiğine tanık olduğum için kendisine epeyce saygı duyuyorum. Ortalama bir seri olduğunu söylemek istiyorum.



Şimdi geldik bir başka seriye. Bildirge-Direniş-Miras üçlüsü. Mükemmel bir distopya.
(Bildirge o kadar uzun süredir bende ki ismi solmuş:))

Uzun Ömürlülük ilaçlarının bulunmasıyla ölümsüzlük elde edilir. Böylece insanların çocuk sahibi olması yasaklanır. Her şeye rağmen çocuk sahibi olan insanlar tespit edilir ve çocukları 'Artık Deposu' adı verilen bir yetiştirme merkezine gönderilir. Artıkların Uzun Ömürlülük ilacı kullanmaları yasaktır ve diğer insanlara hizmetçilik etmek üzere yetiştiriliyorlardır. Artık Anna ve Artık Peter bu düzene baş kaldırarak daha iyi bir geleceğe sahip olmak için uğraşırlar. 

Bu arada kitap 2140'ta geçiyor. Çok güzel yazılmış bir kitap. (DİKKAT! SPOILER) Kitapta tasvip etmediğim tek bir şey var, o da ana karakterin 17 yaşında çocuk sahibi olması.

Puan: 8/10

Yorumlarınızı bekliyorum:)                              

True Beauty | Webtoon

 

İlk olarak Webtoon'un ne olduğundan bahsetmem gerekirse, web ile cartoon kelimelerinin birleşiminden türemiş bir sitedir Webtoon. Kısaca Güney Kore menşeili, dijital çizimlerle yapılan dijital bir çizgi roman sitesi. Webtoon'lar İngilizceye çevriliyor zaten. Ama eğer başka insanlar Türkçeye ya da herhangi bir dile çevirirse o dillerde de okuyabilirsiniz.

Bugüne kadar çok fazla Webtoon okuyamamıştım. Ama geçenlerde ''Artık okumaya başlayacağım.'' dedim ve internette sürekli gördüğüm True Beauty'yi okumaya başladım. Ben okumaya başladığımda 134 bölümü yayınlanmıştı ve ''Nasıl okuyacağım şimdi bu kadar bölümü?'' diye düşünmüştüm ama 4 günde 134 bölümü okudum, evet. Hatta her çarşamba yeni bölüm yayınlandığı için 135. bölümü de o 4 gün içerisinde okumuş oldum.

136. bölüm tam sınavlarımın ortasındayken yayınlandı ve yorgun argın okuldan eve geldiğimde (pazartesiden çarşambaya kadar 8 sınav olduğum için) bunun şerefine kendimi ödüllendirdim ve onu da okudum. 137. bölüm siz bunu okurken yayınlanmış olacak sanırım.

Belki aranızda çıldırmış olduğumu düşünenler olabilir (bu kadar hızlı okuduğum için) ama gerçekten çok hoşuma gitti. Ayrıca stresli bir dönemde olduğum için kendimi rahatlatmak üzere kitap okumak yerine Webtoon okudum.
Ben İngilizce kitap okumak konusunda tembellik eden bir insanım. Ama okumam gerektiğini biliyorum, bir dilde iyi hale gelebilmek tabii ki de okumakla olur, ancak dediğim gibi bu konuda tembelim, üşeniyorum ve okuduğum kitaplar genelde klasik kitaplar olduğu için, İngilizce versiyonları bana çok ağır geliyor. Bu yüzden Webtoon benim için çok yararlı oldu. 4 günde gerçekten konuşurken akıcılaştığımı hissettim. (Kendi kendime hep İngilizce konuşuyorum da.) 

Konusundan bahsetmem gerekirse, kendisini çok çirkin bulan ve diğerleri tarafından da çirkin bulunan Jugyeong, makyaj yapmayı öğrenip bambaşka bir insana dönüşür. Böylelikle iki farklı kişi gibi yaşamaya başlar. Çizgi roman dükkanında tanıştığı Suho ve okuldan tanıştığı Seojun ile yaşadıkları ve Suho ile Seojun'un arkadaşlığının altından çıkan dram işlenmekte. 
Kısacası romantik bir Webtoon, manga olsaydı shojo manga olurdu yani.

Aynı zamanda bu Webtoon'un dizisi de çekildi. (Çok fazla rağbet gördüğü için) Onu da izlemek istiyorum vakit bulunca.

Eğer önerdiğiniz Webtoon olursa severek okuyabilirim.

16 Mart 2021 Salı

Yakın Zamanda İzlediğim Filmler #3

 

Ateş Hattında / In The Line Of Fire


Başkana düzenlenecek bir suikastin farkına varan koruma Frank'in başkanı kurtarması ve suikastçiyi yakalamaya çalışmasını konu alan 1993 yapımı film.


Güzel ve aksiyonluydu.


8/10

Şanghay Takibi / Smart Chase



Değerli bir vazoyu taşımaları için görevlendirilen bir ekip, taşıma sırasında saldırıya uğrar ve vazo bu sayede el değiştirir. Aynı zamanda, eskiden taşıdıkları ve çaldırdıkları tablonun da aynı çetenin elinde olduğunu öğrenince ikisini de çetenin elinden geri almak için bir operasyonu başlatırlar.


7/10
Annem


Kızını okutmak ve iyi bir hayata sahip olmasını sağlamak için çabalayan bir annenin ve kızının hikayesi.


Eğer benim gibi duygusalsanız izlemeyin bence, ben izlerken çok ağladım.


9/10





Kaçakçı / The Mule

Para kazanmak için uyuşturucu kaçakçılığı yapan yaşlı bir taşıyıcıyı konu alıyor film.

İlk başta bakmaması söylendiği için taşıdığı şeylerin uyuşturucu olduğunu anlamayan Earl, birkaç sevkiyat yaptıktan sonra bu kadar para kazanmasını sağlayacak ne taşıdığını merak eder ve sonunda çantaları açar. İlk başta bir suç işlediğinin farkına vardığı için korkan Earl, daha sonradan bu düşünceyi boş verip taşıyıcılık yapmaya devam eder. Aynı zamanda polis departmanı da bu yüklü miktar maddenin nasıl polise yakalanılmadan taşındığını ve kimin taşıdığını araştırmaya başlar.

İzlemesi çok keyifliydi.

10/10


Stephen King - Yeşil Yol

 

Herkese Merhaba.

Bence Yeşil Yol filmini ya da kitabını duymayan kalmamıştır. Genel olarak hep önce kitabı okuyup daha sonra uyarlanmış filmleri izlerim. Ancak bu sefer tam tersi oldu.


Annemin önerisiyle filmi izledim ve çok beğendim. Gerçekten harika bir başyapıt. Tom Hanks'in oynadığı filmleri hep beğenirim zaten. Aynı zamanda, bilenler bilir, Stephen King'e bayılıyorum. En sevdiğim yazarlardan biri. Kitapları zaten çok çok iyi olmakla beraber, kitaplarını konu alan filmler de en az onlar kadar iyi oluyor.

Filmi izlediğimde aşırı beğenmiştim. Hem de sonunda büyük bir şok yaşamıştım. (Şimdi orayı söyleyip sürprizbozan vermeyeyim.)

Daha sonra mutlaka kitabını da okumalıyım, diye düşünmüştüm. Kitabını da okudum yakın zamanda. Şimdi onu yorumlayacağım.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, kitabın konusu, işlenişi ve King'in üslubu çok güzel. Daha önce de söylediğim gibi King'in kalemi çok sağlam ve bunu da bu kitapta rahatça görebiliyoruz.

Kitap gerçekten bence kusursuzdu. Çok akıcı, çok açıklayıcı ve çok tutarlıydı. Stephen King gibi bir yazar olabilmek en büyük hayallerimden bir tanesi.

Bilmeyenler için biraz kitabın konusundan bahsedeyim.

Ölü bulunan Detterick ikiz kız kardeşlerin katili olarak onların cesetlerinin başında bulunan John Coffey tutuklanır. Coffey, bir devin boyutlarına sahip bir siyahidir. Aynı zamanda bütün kanıtlar görünürde onu işaret etmektedir. İşlediği iddia edilen cinayetten dolayı elektrikli sandalyeye oturtularak idam edilecektir. Ancak Coffey, cinayetleri işlemediği gibi olağanüstü bir gücün de sahibidir.

Bu kitap beni çok düşündürdü. John Coffey öldüğünde o kadar üzüldüm ki anlatamam, içim acıdı. Kurgusal karakterlerle çok fazla bağ kuruyorum bazen. Bu yüzden her 20 Kasım'da (öldüğü günde) John Coffey'i anmaya ve onun hakkında düşünmeye karar verdim kitabı okumayı bitirdiğimde.

John Coffey aslında bir sembol, dünyayı daha iyi bir yere getirmeye çalışıp suçlu bulunanların sembolü.

14 Mart 2021 Pazar

Nasıl Gidiyor?

Uzun zamandır bir şeyler yazmıyorum. Aslında yazmak istediğim çok fazla şey var, aklımda çok fazla fikir var ama gerçekten çok meşgulüm.


Yaklaşık bir aydır lise öğrencileri olarak sınav telaşındayız.  Sınav takvimi bir açıklanıyor bir iptal oluyordu, bu sırada bizler de çalışmalarımıza devam ediyorduk. ''Sınavlar olacak mı, olmayacak mı?'' derken, en sonunda sınavların yapılmasına karar verildi. Benim okulum 5 güne 12 sınav sığdırdı. 2 gün üçer, 3 gün de ikişer sınavım vardı. Fazlasıyla yorucu bir süreç bu. Okula en son 13 Mart 2020'de gitmiştim. Daha sonra sınav vesilesiyle 8 Mart 2021'de okula gitmeye başladım. Söylemesi kolay ama tam 1 yıl okula gitmemişim. Düşüncesi bile kötü.

Sınavların bitmesiyle hissettiğim saadet kısa sürdü. Nedeni ise ''sınavlardan acaba kaç aldım'' endişesi, ödevler, projeler ve ikinci sınavlar. Şu an bile bu gece bitmesi gereken ödevimi yapmak yerine blog yazıyorum, bu biraz suçlu hissettiriyor.

Sınavlara hazırlanma ve sınav olma sürecinde yayınlarıma bir sürü yorum geldi ancak çok yoğun olduğum için bana gelen mailleri görmüş olsam bile çok geç cevaplamak zorunda kaldım, bunun için özür dilerim.

Yavaş yavaş Gençlik Yolculuğu'nun 1. yaşına doğru ilerliyoruz. Aslında bunun için kafamda çok güzel fikirler var. Ancak tam da sınav haftamın ortasına denk geliyor bu yüzden şimdiden hazırlayıp o zaman paylaşmayı düşünüyorum yazılarımı.

Sizler neler yapıyorsunuz, nasıl gidiyor?


23 Şubat 2021 Salı

Birkaç Agatha Christie Kitabı

Doğu Ekspresinde Cinayet, Agatha Christie'nin en ünlü kitaplarından biri. Sanırım birçok kişi adını duymuştur.
Adından da anlaşılacağı gibi, bir trende bir cinayet işleniyor ve o sırada o trende olan ünlü dedektif Hercule Poirot cinayeti çözme işini üstleniyor.

Epey sağlam kurgulanmış bir kitaptı ve sonlarında resmen ağzım açık kaldı. Gerçekten kırk yıl düşünsem böyle biteceği aklıma gelmezdi. Herkesin okumasını önerdiğim bir kitap, okurken hiç sıkmıyor, çok akıcı, sürükleyici. Agatha Christie'nin dili her zaman sade zaten. Bu sebeple elinizden düşüremeyeceğinizi garanti edebilirim.

10/10

Nil'de Ölüm kitabı da çok ünlü Agatha Christie kitaplarından biri.
Çok güzel, çok zengin, çok akıllı ve yetenekli bir genç kız olan Linnet Doyle; en yakın arkadaşının nişanlısı ile evlenmiştir. Bu yeni evli çift,
Mısır'da balayı tatiline çıkmışlardır.

Nil'de gezi yapmak amacıyla bindikleri gemide bir cinayet işlenir. Ve acaba katil kimdir?

Bence bu kitap çok güzeldi. Bugüne kadar okuduğum Agatha Christie kitaplarının arasından en kalın olanıydı (Agatha Christie'nin kitapları genelde incedir.) ama aynı zamanda da en çabuk okuduğum kitabıydı. Katili tahmin etmek epey zordu. Bu kitapları keyifli yapan da bu zaten. İçinde Poirot olan sıkıcı bir kitap olamaz, okurken giderek Poirot'nun zekasına hayran kalıyorsunuz.                10/10


Ölen bir antikacının evini kiralayan Clarissa ve eşi Henry, kızları Pippa'yla birlikte huzur içinde yaşamaktayken bir gün hiç beklenmedik bir şey olur. Clarissa, salonda bir ceset bulur.

Kitap zaten çok ince, bu yüzden daha fazla şey söylersem (yani yazarsam) kitabın bazı sürprizleri kaçabilir.

Bence sürükleyici bir kitaptı. (Agatha Christie'nin sürükleyici olmayan kitabı yok ki!) Nedense bu kitabı okumak bana satranç oynuyormuşum gibi hissettirdi. Okurken sürekli kafamda senaryolar uydurduğum içindir belki de. 

10/10



Belki de Agatha Christie'yi küçüklüğümden beri çok sevdiğimden tarafsız davranamıyor olabilirim ama benden 10 puan almayacak bir kitabı olduğunu düşünmüyorum:)

20 Şubat 2021 Cumartesi

Korece Hakkında

 


Herkese Merhaba.

 Diller ve Kelimeler Mimi'nde Sevgili Deeptone, Koreceden bahsetmemi istemişti. Benim de ilgimi çeken bir konu olunca ve bunun üzerine istek gelince bu konuda bir yazı yazmaya karar verdim. Bu yazıda Korecenin nasıl bir dil olduğundan, özelliklerinden ve öğrenmeden önce bilinmesi gerekenlerinden bahsedeceğim.




Öncelikle şunu söylemeliyim ki, Hangul yani Kore Alfabesi çok basit. Zaten Uzakdoğu Alfabeleri arasında en kolay olanı. Ayrıca bana göre de en estetik duranlarından biri çünkü yazı yazdıktan sonra çok düzenli duruyor, yani kutu kutu duruyor diyebilirim. Alfabeyi öğrenmenin pek bir zorluğu yok, eğer yeterince alıştırma yaparsanız çok rahat bir şekilde okuyabilirsiniz. Kore Alfabesi'ni bilmenin Kore Filmleri izlerken çok yararı oluyor, sırf bu yüzden bile öğrenmenizi öneririm.

Sayılar biraz karışık, Sino ve Öz Korece olarak ikiye ayrılıyor. Sino Korecenin temeli Çinceden geliyor. Sino Korece sayılar; para, matematik, ölçü birimleri, telefon, ay ve günler, dakikalar hakkında konuşulduğunda kullanılıyor.

일 (il) 1
이 (i) 2
삼 (sam) 3
사 (sa) 4
오 (o) 5
육 (yuk) 6
칠 (çil) 7
팔 (pal) 8
구 (gu) 9
십 (şip) 10

10'a kadar bu şekilde sayıyoruz. (Sino Korece)
Biraz da diğer sayıların nasıl söylenildiğinden bahsedeyim.
Mesela 18 demek istiyorsak 10 ve 8'i birleştirip 십팔 (şippal) diyoruz.
40 demek istiyorsak 4 ve 10'u birleştirip 사십 (saşip) diyoruz.
25 demek istiyorsak önce 20'yi oluşturuyoruz. 이십 (işip). Daha sonra 20'ye 5 ekliyoruz. (이십오) işipo yani 25'i elde ediyoruz. Dediğim gibi bu sayılar bazı alanlar için kullanılıyor. Para, ölçü birimleri vs gibi.

Öz Korece sayılar; sayım yaparken (iki kalem, ya da bir iki üç gibi sayarken), yaş ve saat gibi konularda kullanılır.

하나 (hana) 1
둘 (dul) 2
셋 (set) 3
넷 (net) 4
다삿 (dasot) 5
여섯 (yosot) 6
일곱 (ilgop) 7
여덟 (yodol) 8
아홉 (ahop) 9
열 (yol) 10

Burada da mantık aynı. Tek bir fark var. 20, 30, 40 gibi sayılar için özel kelimeler var. Onları 4 ile 10'u birleştirerek oluşturduğumuz gibi oluşturmuyoruz.

Dilbilgisi ise çok kolay. Belirli ekleri kullanarak anında cümle kurabilirsiniz. Birkaç örnek vereyim.

문제를 풀ㅇ어요. (muncerıl puroyo)
Munce, soru demek, -rıl eki ise belirtme ekidir, yani soruyu anlamına gelir. Purda çözmek demek, -da ekini mastar olarak düşünebiliriz. -da ekini attıktan sonra pur kelimesini şimdiki zamanda çekimlemek için -oyo ekini kullanırız. Böylelikle kolaylıkla ''Soruyu çözüyorum.'' cümlesini oluşturmuş oluruz.






Bu fotoğraflarda 3 yıl önce fiillerle ilgili aldığım bazı notlar ve aldığım bir kpop dergisinin bir sayfası bulunmakta. Eğer isterseniz Korece hakkında daha fazla yazabilir, notlar hazırlayabilirim.


19 Şubat 2021 Cuma

Manga Okumak?

 


Manga okumayı, anime izlemeyi sever misiniz?
Aslında ben ikisini de çok seviyorum ama her zaman anime izleyemiyorum, film şeklinde bulursam izliyorum. Çünkü genel olarak pek dizi izlemiyorum. Eğer  izleyeceksem bütün diziyi bir oturuşta bitirmek isterim. Ancak toplu halde bu kadar fazla zamanım olmuyor. Eğer bir oturuşta izleyemezsem de aklım hep dizide kalıyor. Ders çalışırken falan aklım oraya gidiyor. Kitaplarda da böyle bu. Kitap sürükleyici ise bütün işlerimi bırakıp okumaya başlıyorum. Ertesi gün 5 sınavım olsa bile:)

Manga okumayı anime izlemekten daha çok seviyorum. Çünkü birkaç resim ve birkaç diyalogun kafamdaki hikayeyi oluşturması beni çok etkiliyor. Manga hakkında en sevmediğim şey ise çok çabuk bitmesi. Bir mangayı ortalama 25-30 dakikada okuyorum ancak yeni cildinin çıkması 2-3 ayı buluyor. Beklemek bazen çok zor oluyor (özellikle manga heyecanlı bir yerde bitmişse). 

Benim ilk okumaya başladığım manga Gençlik Yolculuğu. Bu mangayı çok sevdiğim için blogumun adını Gençlik Yolculuğu koydum. Aslında orijinalinde 13 cilt. Ancak henüz 7'si Türkçeye çevrildi. Diğer ciltleri merakla bekliyorum. Sizin de okumanızı tavsiye ederim. Aslında klasik bir lise aşkı hikayesi tadında olsa da hikayedeki bazı detaylar sizi kendine çekiyor. Mesela ana karakter Futaba. Nedense kendimle çok özdeşleştirdim onu.

Bu arada şunu söylemeliyim ki Gençlik Yolculuğu bir shōjo manga. Yani hedef okuyucu kitlesi genç kızlar. Ama bu genç kızların dışındakilerin okuyamayacağı anlamına gelmiyor tabii ki de.

Okuduğum diğer mangalar ise Death Note ve Another. Another'ı bitirdim ancak Death Note'un bazı ciltleri tamamen tükenmiş ve seriyi bitirmek için yayınevinin onları yeniden basmasını beklemek zorundayım. Çünkü hiçbir yerde yoklar. Ne bir internet sitesinde ne de bir kitap mağazasında bulabildim. En son okuduğum cilt de çok güzel bir yerde bitmişti ama devam edebilmek için aylardır bekliyorum ve bir bu kadar da bekleyeceğim gibi görünüyor.

7 Şubat 2021 Pazar

Yakın Zamanda İzlediğim Filmler #2

 Merhaba. Umarım günleriniz iyi geçiyordur.
Bu aralar sürekli evde olduğumdan çok fazla kitap okuyamıyorum. Daha doğrusu kitap okumaya odaklanamıyorum. Eğer kitap çok akıcı değilse okurken çok sıkılıyorum, içim daralıyor. Aslında normalde böyle bir durum oluşmuyor ancak sürekli evde olmanın yarattığı o sıkıcı his beni kitap okumaktan biraz uzaklaştırıp film izlemeye itiyor. Tabii ki de hala kitap okumaya özen gösteriyorum, daha çok sevdiğim türden kitaplar okuyarak okuma hevesimi canlı tutmaya çalışıyorum ancak daha çok film izliyorum diyebilirim. 

Aslında bu bir bakıma iyi oldu çünkü okullar açıkken hiç film izlemiyordum, kendime ayırdığım vakitlerde hep kitap okuyordum. Böylece durum biraz tersine döndü ve film konusundaki açıklarımı bir nebze kapatmış oldum.




Bir Nefes Ötede / Dans La Brume

Paris'te bir depremden sonra etrafa bir gaz yayılmaya başlar ve bu gaz bir sis halinde bütün etrafı sarar. Bu gazı soluyanlar ölmektedir. Çocukları sahip olduğu bir hastalık nedeniyle dışarıdaki ortamdan bağımsız filtreli bir kapsülde yaşayan Anna ve Mathieu, kızlarını alarak hayatta kalmaya çalışır.

Aslına bakarsanız güzel bir filmdi ancak biraz sönüktü, çok fazla olay yoktu. Film bittikten sonra sanki tam da benim yapabileceğim türden bir filmmiş gibi geldi, kafamda kurduğum senaryolar gibiydi biraz.

6/10


Ölümcül Labirent / Escape Room

6 kişiye bir kaçış oyunundan davet gelir. Oyunun sonunda büyük bir miktarda para ödülü vardır. Ancak bu oyun diğer alışılmış oyunların dışındadır.

İlginç ve sürükleyici.


9/10



Esaretin Bedeli / The Shawshank Redemption

IMDB puanı en yüksek film. Bir Stephen King eseri.

Karısını ve karısının sevgilisini öldürmekten suçlanan Andy Dufresne'nin hapishanedeki hayatı ve daha sonrası anlatılıyor.

Güzel bir filmdi, herkesin Andy'yi örnek almasını isterim.

9/10










Diğerleri / The Others 

Grace Stewart'ın eşinin aldığı evdeki hizmetçiler bir hafta önce bir anda ortadan kaybolmuşlardır. Eve yeni gelen hizmetçiler ise onun geçmişinde yaptığı bir şeyleri hatırlamasında yardımcı olacaklardır.

Güzel bir gerilim filmiydi. Kafamda bazı boşluklar yaratsa da hoşuma gitti.

8/10



Fractured

Ray Monroe, eşi ve kızıyla birlikte Şükran Günü için yolculuktayken küçük kız yaralanır ve onu yol üzerindeki bir hastaneye götürmeleri gerekir. Eşi, kızıyla beraber tomografi çekilecek kata gitmek üzere asansöre bindiğinde Ray onları bekleme salonunda bekleyeceğini söyler. Onları beklerken uykuya dalan Ray, uyandığında hastanedeki doktorlara ailesinin nerede olduğunu sorar. Ancak hastane kızına ait kaydın olmadığını ve Ray'in hastaneye tek geldiğini iddia etmektedir. Ray, hastanenin ailesine bir şey yaptığından emindir.

Bence güzel bir gerilim filmiydi, ancak izlerken resmen içim daraldı. Çekim teknikleri hoşuma gitti.

9/10
Başlangıç / Inception

Sanırım dünya üzerinde bu filmi izlemeyen az insandan biriydim ve uzun zamandır film listemdeydi.

Rüya içinde rüya içinde rüya. Sanırım filmi en iyi bu şekilde anlatabilirim.
Filmi izlemeden önce birkaç önyargım vardı çünkü filmi izleyen birkaç arkadaşım filmden hiçbir şey anlamadıklarını söylemişlerdi. Ama ben filmi gayet anladım, her şey aklıma yattı.

Hoş bir filmdi.

8/10



Kaçış / Abduction

Bir okul projesi üzerinde çalışan Nathan, kayıp çocuklar hakkında açılmış bir sitede kendi fotoğrafını görür.

İlginç ve aksiyonlu.


7/10


Otel Transilvanya / Hotel Transylvania

Animasyon filmlerini izlemeyi seviyorum ve bu da onlardan biriydi.

Dracula ve ailesi bu sefer bir tatildeler.


7/10

16 Ocak 2021 Cumartesi

Agatha Christie - 16.50 Treni

 Herkese Merhaba!

Daha önce bundan hiç bahsetmiş miydim bilmiyorum ama ben Agatha Christie'yi çok seviyorum. Harika bir yazar. Çok sürükleyici ve şok edici yazıyor. Bugün değineceğim eseri 16.50 Treni.


Elspeth isimli bir kadın bir gün bir yolculuk yapmak üzere bir trene biner. Elspeth'in bindiği tren giderken onlara bir tren daha yetişir ve bu iki tren kısa bir süre için yan yana gider. Bu kısa süre zarfında Elspeth, karşı trenin vagonundaki bir adamın bir kadını boğduğunu ve kadının yere yığıldığını görür. Olanları arkadaşı olan Jane Marple'a anlatır. Marple, harika bir dedektiftir. Vakayı araştırmak ister ancak artık yaşlı olduğundan olay mahallini ve çevresini araştıracak bedensel gücü bulamaz. Böylelikle Lucy Eyelesbarrow isimli zeki ve becerikli bir genç hanımla işbirliği yapar ve cinayeti çözmeye çalışır.

Kitap hakkında en fazla bu kadar bilgi verebilirim, yoksa sürprizi kaçar:)
Şimdi gelelim benim yorumuma^^

Harika bir kitaptı. Müthişti. Bir solukta okudum ancak diğer kitapların aksine bunda katili tahmin edebildim. Ama kafamda ''katil şöyle yapmıştır, bu yüzden yapmıştır'' gibi bir şey kurgulayarak değil de, ''katil bence bu değil, bu da değil, o zaman kesin bu'' gibisinden yaptığım bir sallamasyon sonucu bu kanıya vardığımı sanırım kabul etmeliyim:)

Okurken sıkan bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Okuması kolay bir kitap. Anlatımı sade. Eğer canınızın kitap okumak istemediği bir dönemdeyseniz özellikle okuyun derim çünkü keyif veren bir kitap ve bunu okuduktan sonra başka kitaplar da okumak isteyebilirsiniz. Mesela On Küçük Zenci, eğer okumadıysanız kesinlikle bunu da okumalısınız. Hayatımda okuduğum EN ŞOK EDİCİ kitap. Şu ana kadar katili tahmin edebilen kimseyi tanımıyorum, o derece yani!

2020'de Okuduğum Kitaplar ve Yaz Boyu Edebiyat Etkinliği

 



Herkese Merhaba!
Belki biraz geç kalmış olabilirim (özellikle Yaz Boyu Edebiyat Etkinliği konusunda, ama ne de olsa evdeyiz diyerekten etkinliği uzatmış bulundum) fakat yine de bir anı bırakayım dedim. Yazdığım şeyleri üzerinden birkaç ay geçtikten sonra okumayı çok seviyorum. 

Ayrıca ben bu sene yılbaşı akşamı kendime bir mektup yazdım ve 2021'in sonunda okumayı planlıyorum. Beklentilerim vs. gerçekleşmiş mi, yoksa gerçekleşmemiş mi umarım bu yılın sonunda göreceğiz.

Önce okuduğum kitapların bazılarını hatırlamayabilirim, bunun için üzgünüm.

  • Kar Küresi - Beyza Alkoç
  • Karantina 5 - Beyza Alkoç
  • Bildirge/Direniş/Miras - Gemma Malley
  • Geekerella/Prenses ve Hayranı - Ashley Poston
  • Sevdiğim Tüm Erkeklere - Jenny Han
  • Gazap ve Şafak - Renee Ahdieh
  • Wonder Woman: Savaşgetiren  - Leigh Bardugo
  • Another Serisi - Yukito Ayatsuji
  • Harry Potter Serisi - J.K. Rowling
  • Hayalet Kalp - Ali Benjamin
  • Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
  • Hayvan Mezarlığı - Stephen King
  • Göz - Stephen King
  • Kujo - Stephen King
  • Yabancı - Stephen King
  • Hayvan Çiftliği - George Orwell
  • Genç Bir Doktorun Anıları - Mihail Bulgakov
  • Dr. Jekyll ve Bay Hyde - Robert Louis Stevenson
  • Kadransız Saat - Carson McCullers
  • Canavar - Stephen Crane
  • Gençlik Yolculuğu Serisi (ilk 6 kitabı)
  • Death Note Serisi (ilk 5 kitabı)
  • 16.50 Treni - Agatha Christie
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Sanırım burada bir 30-40 kitap var.

Şimdi Yaz Boyu Edebiyat Etkinliği'ne geçelim.

#1 Filme Uyarlanmış Bir Kitap - Stephen King'den Göz

#2 Tarihi Bir Olayı Konu Alan Bir Kitap - Stephen King'den 22/11/63 

#3 Bilimkurgu Türünde Bir Kitap - Amie Kaufman ve Jay Kristoff'tan Illuminae

#4 Fantastik Türünde Bir Kitap - J.K. Rowling'den Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

#5 İsteğe Göre Bir Kitap Serisi - Gemma Malley'den Bildirge/Direniş/Miras

#6 "Sağlık" veya "Psikoloji" Temalı Bir Kitap - Platon'dan Devlet

#7 Popüler Bilim ve Teknoloji(Yapay zeka,Evrim,Uzay vb.) Temalı Bir Kitap - Jules Verne'den Yeşil Işın

#8 Yerli Klasiklerden Bir Kitap - Halide Edip Adıvar'dan Ateşten Gömlek

#9 Yabancı Klasiklerden Bir Kitap - Carson McCullers'tan Kadransız Saat

#10 Kişisel Gelişim Temalı Bir Kitap

#11 Şiir/Deneme Temalı Bir Kitap - Charles Lamb ve Mary Lamb'dan Shakespeare'den Hikayeler

#12 Gençlik/Genç Yetişkin Temalı Bir Kitap - Beyza Alkoç'tan Kar Küresi

#13 Biyografi/Otobiyografi Temalı Bir Kitap - Yılmaz Özdil'den Mustafa Kemal

Hedeflerim bunlarmış. 1,4,5,9 ve 12. maddeleri tamamlamışım. Diğerlerini tamamlayamasam da onların yerine geçebilecek kitaplar okumuşum bence.
2021 için hedefim 50 kitap okumak. Umarım hepimiz hedeflerimizi gerçekleştirebiliriz.

15 Ocak 2021 Cuma

Diller ve Kelimeler Mimi!

 


Herkese Merhabalar!

Ben yeni kelimeler öğrenmeyi çok seviyorum. Bu yüzden dillere karşı büyük bir ilgi besliyorum. Ve bunun hakkında bir mim yapmak istedim:)


1) En çok öğrenmek istediğiniz dil hangisi?

Şimdilik en çok öğrenmek istediğim dil Fransızca.

2) Hangi yabancı dili konuşabiliyorsunuz?

İngilizce konuşabiliyorum. Aynı zamanda derdimi anlatacak kadar Almanca ve Korece biliyorum.

3) Türkçedeki en sevdiğiniz kelime nedir?

Soğuk kelimesini çok seviyorum. Çünkü kelimenin içerisindeki harflerin telaffuzu bana şiddetli esen bir rüzgarı hatırlatıyor.

4) Herhangi bir yabancı dilde en sevdiğiniz kelime nedir?

Appreciate (ing. Beğenmek) Coincidence (ing. Tesadüf) Bu kelimelerin okunuşu çok hoşuma gidiyor. 
Österreich (alm. Avusturya) Bu kelime Almancada ilk öğrendiğim kelimelerden biriydi. Okunuşu çok güzel.
 처럼 (Cheoreom) (kor. Gibi) Bu kelime Korece şarkılarda falan çok geçtiği için dikkatimi çekmişti ve söylemesi çok keyifli:)

5) Hangi yabancı dillerin kulağa çok hoş geldiğini düşünüyorsunuz?

Bence Korece, İtalyanca kulağa hoş geliyor.

6) Bu kelime ya da bu kelimenin tam karşılığı bizim dilimizde de olsun isterdim diyebileceğiniz bir kelime var mı?

L'esprit de l'eslacier. Keşke bunu da söyleseydim durumu.

7) Türkçenin en sevdiğini yanı ne?

Çok zengin bir dil. Ayrıca eşsiz.

8) Latin alfabesi dışında hangi alfabeler hoşunuza gidiyor?

Kore ve Japon alfabesi çok estetik bence.


Bu mimi yazmak aslında çok uzun süredir aklımda. Hatta bunu yapmak yazdığım bir yazıdan sonra aklıma gelmişti. Buraya tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz.


 Bu mimi okuyan herkesi MİMLEDİM! Yazılarınızı merakla bekliyorum:)

14 Ocak 2021 Perşembe

Yakın Zamanda İzlediğim Filmler

 


Pet Sematary 1989 / Hayvan Mezarlığı

Stephen King'in Hayvan Mezarlığı romanını konu alan film. Kitapla çok uyumluydu. Eski bir film olmasına rağmen yeni filmlerden bile daha etkileyiciydi. 10/10


The Shining / Cinnet

Stephen King'in Medyum kitabından uyarlama olan bir film. Kendisi zaten çok ünlü bir film ancak ben yeni izledim. Güzel, bol mesajlı ve gizemliydi. 8/10




12 Angry Men / 12 Kızgın Adam

Bir cinayet davasında cinayetle suçlanan çocuğun suçlu mu yoksa suçsuz mu olduğuna karar vermeye çalışan 12 jüri üyesinin tartışmalarını konu alan bir film.

Bu film hakkında söyleyebileceğim çok fazla şey yok. Kelimenin tam anlamıyla mükemmel bir filmdi. Herkesin izlemesi gereken ve insanı düşündüren bir film. Ayrıca 1957 yapımı bir film dolayısıyla siyah beyaz ve çok güzel :) 10/10





당신, 거기 있어줄래요 / Will you be there? / Geçmişe Yolculuk

Birazcık konusundan bahsetmem gerekirse, yaşlı bir adam bir doktora hizmetinden dolayı hediye olarak 10 tane hap veriyor. Daha sonra bu doktor bu haplarla geçmişe dönebildiğini keşfediyor ve geçmişte yaptığı bir hatayı düzeltmek üzere bu hapları kullanıyor.

Çok güzel bir filmdi. Karakterimiz zamanda yolculuk yapıyor ve bu durumda kuantum fiziğine aykırı birkaç durum yaşanıyor ama film veya dizi izlerken mantığı bir kenara bırakmak gerekiyor bazen. 10/10




Flight / Uçuş

Bir uçağı düşmekten kurtaran bir pilot hakkında yapılan soruşturma sürecini konu alan bir film.

Oscar'a aday gösterilen bir film olduğunu bilerek izlemeye başladım. Belki de bu durum benim beklentilerimin yükselmesine sebep olmuş olabilir çünkü fazlasıyla hayal kırıklığına uğradım. Filmde tek hoşuma giden şey görsel efektlerdi. Verdiğim puanı da sırf efektler için veriyorum. 5/10



5 Kasım 2020 Perşembe

Stephen King - Kujo

Herkese Merhaba!


Umarım günleriniz iyi geçiyordur. Ben bu aralar okul yüzünden çok yoğunum. Ayrıca çok yakında sınavlarım başlayacak o yüzden bir fırsat yakalamışken buraya bir şeyler yazayım dedim.

Karantina döneminde epey kitap okudum, hepsinin yorumunu yazmak istiyorum aslında. Belki yorumları çok uzun tutmazsam hepsinin yorumunu yazabilirim. Şimdi kitabımıza dönüyorum.

Stephen King, benim en sevdiğim yazarlardan. Bugüne kadar okuduğum kitaplarını hep keyifle okudum. Açıkçası bu kitabı okuduktan sonra bir süre köpeklerden tırstım. Normalde hayvanlardan korkan biri değilim ama King'in kitapları beni hep (birkaç günlüğüne de olsa) etkisi altında bırakmıştır. Mesela Hayvan Mezarlığı'ndan sonra da kedilere karşı bakış açım bir süreliğine değişmişti.

Öncelikle şunu belirteyim, yazdığım kitap yorumlarını kapsamlı ve uzun tutmayı seviyorum. ÇOK detaycı biriyim, bu yüzden önem verdiğim yazıları paylaşmam çok uzun sürüyor. Bir yayını paylaşmadan önce en az üç kere okuyorum. Tabii bütün bu süreç beni yoruyor. Ama bu durumdan vazgeçemiyorum çünkü böyle olmayı seviyorum. Bu yüzden yorum yazmaya vakit bulamıyorum. Aynı zamanda blogumu boş bırakmak da istemiyorum. Yani, hiç yoktan iyidir diyerek yorumlarımı kısa tutmak zorundayım. Üzgünüm.


Kitabın dilinden başlayacak olursam bence çok akıcıydı, sadeydi ve anlaşılırdı. 2-3 günde okumuştum zaten. Ancak bu yorum kişiden kişiye değişir çünkü kardeşim benden sonra okudu ve kitabı okuyasının gelmediğini, akıcı olmadığını söyledi. BENCE güzeldi ancak daha etkileyici King kitapları okumuştum. Mesela Yabancı. King duyguları aktarmada çok iyi. Genel olarak gerilim yazıyor zaten ve o gerilimi hissedebiliyorsunuz, sürprizbozan vermiş gibi olmayayım da benim çok içim daralmıştı, bir de çok üzülmüştüm.

Hikayede iki ayrı aileden bahsediliyor. Biri eskiden çok başarılı işler yapmış ama şu anda işleri yolunda gitmeyen Vic, eşi Donna ve oğulları Tad. Diğeri ise araba tamircisi Joe, eşi Charity, oğulları Brett ve köpekleri Kujo. 
Kujo günlerden birinde bir yarasa tarafından ısırılır ve kuduz olur. Tad ise gördüğü canavarın giderek ona yaklaştığından habersizdir.

Yazar, köpeğin hastalanırkenki halini o kadar iyi anlatmıştı ki, içim burkuldu. Ayrıca küçükken anlatılan kuduz köpek hikayelerinden çok korkardım. Neyse ki kuduz artık pek gündemde olan bir hastalık değil. Pek sık rastlamıyoruz. Ama kitap kuduz olan bir köpeğin neler yapabileceğini güzel anlatmıştı bence.

Kitap zaten çok kısa ve diğer King kitaplarındaki gibi dolu dolu bir olay örgüsü yok. Ama hoşuma gittiği için biraz bahsetmek istedim. Bu yorumdan sonraki yorumlarımda artık kitapları puanlamayı düşünüyorum. Bu yorumda bunu yapmayacağım çünkü kitabı okuyalı iki aydan fazla oldu ve bu puanı şu an vermem pek sağlıklı olmaz. Ama genel olarak iyi bir kitap olduğunu söyleyebilirim.

Hiç Stephen King kitabı okudunuz mu?
Okuduysanız neleri okudunuz ve kitap hakkındaki düşünceleriniz neler?

İyi günler dilerim.

Ve unutmayın ki canavarlar asla ölmez.